c4dc32da-ec56-4425-bc67-7f5e51bbf5fd-w

 

DEVA Partisi Yerel yönetimler ve Şehircilik Poltikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cem Avşar, depremden etkilenen 11 ile giderek durumu gözlemlediğini; hükümetin ilk 48 saatte koordinasyon sağlayamadığını ifade etti. Avşar; “Bu sürecin üç tane temeli var. Birinci temel ilk 48 saatin yani arama kurtarmanın nasıl yönetildiği, ikinci temel bugüne kadar yardımların ne aşamada olduğu ve hala daha bölgede olan çadır gibi, konteyner gibi sağlık ve hijyen gibi eksiklikler, üçüncü temel de geçmişte bu tablonun bu kadar genişlemesine ve ölü sayısının bu kadar yüksek çıkmasına yol açan ihmaller ve önümüzdeki süreçte bu toparlanmayla alakalı neler yapılacağı.  Şimdi ilk 48 saat afet yönetimiyle alakalı acayip bir koordinasyonsuzluk vardı. İlk gün özellikle zaten Sayın Cumhurbaşkanı bununla alakalı bir helallik istedi tekrardan” dedi.

 

 

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cem Avşar, "AFAD, programlarında ve içeriğinde yazdığı gibi bakanlıklarla bu işi de koordine de edemedi. Tamam deprem büyük bir deprem, yıkım çok büyük. Çok geniş alanda ama biz arama kurtarmadaki gelen sivil arama kurtarmacıların da bölgede doğru yönlendirilemediğini gördük. Bunu yönlendirmek dediğim gibi bir koordinasyon görevi olan afetlerde AFAD'ın işi. İlk 48 saatte maalesef bu sorunlardan dolayı tablo daha da ağırlaştı" dedi. 

 

DEVA Partisi Yerel yönetimler ve Şehircilik Poltikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cem Avşar, depremden etkilenen 11 ile giderek durumu gözlemlediğini; hükümetin ilk 48 saatte koordinasyon sağlayamadığını söyledi. ANKA HAber Ajansı'na konuşan Avşar şunları söyledi:  

 

Birçok vatandaşın donarak hayatını kaybettiğini ifade eden Avşar’ın konuşmasından bazı başlıklar:

 

“İlk iki gün can kurtarmak için en önemli süreydi ve bölgede özellikle Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya'da inanılmaz bir soğuk vardı. Geceleri -20 derecelere kadar düşen bir soğuk vardı, kar yağışı vardı. Hani birçok vatandaşımızın da orada donmayla hayatını kaybettiğini ne yazık ki gördük. 

 

AFAD ve hükümet bizi hayretler içerisinde bıraktı. O yüzden bugün de halen daha devam eden işte çadır sorunu, konteyner sorunu, hijyen sorunu, barınma sorunu da bu kadar geniş süreye yayıldı… Üçüncü durum şu, eğer kentsel dönüşümler yapılmış olsaydı, imar afları çıktığında bu kapsamda affa uğrayan binaların, yapıların, depreme dayanıklılık raporlarının olup olmadığına dair bir raporu istenseydi yıkım bu boyutta ölüm bu boyutta olmazdı.

 

Kızılay'ın çadır iştiraki varsa bunu kime verir? Yani kimi önceler? Vatandaşa gönderir. AFAD'a verir. AHBAP diye vatandaşın parasıyla çadır almaya gelen bir kuruma ne demesi lazım, 'Ya kardeşim ben zaten bunu vatandaşa göndereceğim AFAD aracılığıyla. Sen git özel sektörden bul. 

 

İşte yurt dışından bul ki daha fazla çadır gelsin. Kaynağını oraya kullan.'  'Alın bunu size satalım' diyorsan ondan sonra senin başkanın çıkıp diyorsa ki 'Ya benim bu satıştan haberim yoktu'... Burada kimseye masal anlatamaz. Demek ki siz Kızılay'ı ticari bir kuruma çevirmişsiniz.

 

 Orası da aynı diğer kurumlarda olduğu gibi işte partililere iş verme yeri olmuş. Ballı maaşlar alınan yer olmuş… Yani normalde Kızılay Başkanı'nın normal bu demokraside bir dakika beklemeden istifa etmesi lazım. Fakat bu tutumu beklemek artık çok mümkün değil o yüzden Kızılay'ın hali yazık ki bizleri de çok üzüyor."